Aşkın Yüzleri
Yazar: Erdal Noyan
ISBN: 978-605-5676-84-1
Sayfa Sayısı: 96
Ebat: 13,5×21 cm
Kağıt Kalitesi: 70 gr. Enso
Kapak Cinsi: Amerikan Cilt
Dil: Türkçe
Fiyatı: 130 TL
Çıkış Tarihi: Mayıs 2014
Basım Bilgisi: 1. Baskı
Kategori: Şiir
Şiir, duygu dünyamızın durakları arasında bir yolculuktur. Anlamak için başta açık yüreklilik ve içtenlikli bir ilgi gerekir. Johan Wolfgang Von Goethe, bir şiirinde, şiiri anlamak için şairinin memleketine gitmek gerek der: “Şiiri anlamak isteyen/Şairin ülkesine gitmelidir,/Eskinin yeniyle kaynaştığını/Zevkle seyretmelidir”.
Bu biraz tuhaf gelebilir ama bir parça doğrudur da; memleketine gittiğin şairin yediğini, içtiğini, neye kızdığını neye sevindiğini bilirsin ve şiirlerini de elbette…
Ben de uydum Goethe’nin şiirsel önerisine; bu satırları şairin memleketine gitmiş, orada yaşamış biri sıfatıyla yazıyorum.
Erdal Noyan lirik bir şiir anlayışı benimsemiş ve dili yaratıcı denemeleriyle ustalıkla kullanmış. Günlük yaşamda tasarruflu kullandığımız dilimizin aslında ne denli güçlü anlatım öğeleri ve zenginlik taşıdığını hatırlatan bir dil kullanımı gözden kaçmıyor.
Şairin yaşam yolculuğunun izdüşümleridir şiirleri; okudukça eşlik edersin aynı duygu ve düşüncelere. Noyan, “İlk Söz” ile başlıyor; katılmamak elde değil, insan yavrusunun açlık, sıkıntı gibi hallerini anlatmak için verdiği tepkiler ile olgunlaştığında, yine acılar karşısındaki tepkileri aynı; ağlamak ve bu her dilde anlaşılır bir ilk söz değil mi?
Aşka ilişkin şiirlerine gelince, söylenecek ve yazılmaya değecek çok söz var onun üstüne. Değme filozoflar, romantik edebiyat yazarları aşkın ne olduğu ve ne olmadığı konusunda uzlaşabilmiş değil hala; bir çeşit hastalık mı, anlatılmaz bir tutku fırtınası mı? O vakit Şairin dizeleri imdada yetişiyor; ”Nemli gözlerde derin gurur/Zincir vuruşu yüreğin yüreğe/Çok gönüllü tutsaklık-En kuytu köşesinde bahçenin/ Özenle büyütmek hırçın çiçeği/Sularsan çürüyen sulamazsan kuruyan/ Adını sayıklayan.”
Şair aşkı, “Saf Aşka İhanet” şiirinde bir başka alemin kahramanları ile anlatır; mevsimlerin doğal döngüsü içinde, “yeşilin sarıya döndüğünü, tohumun toprağa düştüğünü, çiçeğin meyveye başkalaştığını” söylerken doğanın özündeki aşkı anlatır. Gerçekten de insanın yaşam sevincini yeşerten, coşturan bahar mevsiminin yerini yaza bırakması, aşkın gel geç olduğuna bir işaret midir? İhanet mevsimi midir yaz, yaprağa çiçeğin?
Erdal Noyan, “Beyaz Sayfam” da yazmaya olan tutkusunu anlam yüklü satırlarıyla ifade ediyor. Nitekim beyaz sayfa boştur, üzerine en güzel şiirini yazarsın ve başka bir dijital, elektronik zımbırtı olmadan doğrudan doğruya ulaştırırsın muhatap okuruna, şiirini ithaf ettiğine belki de. Kağıdın kokusu şiirin anlam aromasına karışır, birleşir ve sevdirir şiiri gerçeklik dünyasında.
Noyan, “Tutuklu” şirinde, adını vermediği tutku kaynağının şehre anlam kazandırdığını söylerken; Türk Edebiyat literatüründe hiç de abartılacak, hatta bahsedilecek yeri olmayan donuk ve mesafeli başkentimizi de es geçmiyor.
Nedir şiir, aç dimağımızı doyuran leziz atıştırmalıklar mı, yavaş yavaş sindirilecek mükellef bir tabak dolusu mu? Daha ziyade, insani bir okumalık, bir çeşit ruh besini, sade bir dil ziyafeti ve ağırbaşlı duygu satırlarının mimarisidir bir yerde. Noyan kendine özgü şiir yapısı taşıyan şiirleri ile sanata katkı yaptığını kanıtlıyor.
Erdal Noyan sadece kendine yazan şairlerden değil; okunması, bazen ezber edilip paylaşılması gereken şiirleri var ve geniş kitlelerle kucaklaşmalı.
İlhami GÜNEŞ
Erdal Noyan; (d. 1961, Kırklareli) Yargıtay üyesi. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1982 yılında mezun olmuştur. Çeşitli ilçelerde cumhuriyet savcılığı yapmış, 1994-1999 yılları arasında Yargıtay Tetkik Hakimliği ve 1999-2011 yılları arasında Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı görevlerinde bulunmuştur. 24 Şubat 2011 tarihinde Yargıtay üyesi olarak seçilmiştir. Halen Yargıtay 13. Ceza Dairesi üyesi ve Yargıtay Yayın Kurulu üyesidir. Evli ve iki çocuk babasıdır. Ayrıca Hukuk ve Edebiyat alanında yayımlanmış çok sayıda eseri bulunmaktadır.