Sanrı ve Düş

Kategori:

Yazar: Sigmund Freud
Çevirmen: Fırat Ergiz
ISBN: 978-605-9755-63-4
Sayfa Sayısı: 112
Ebat: 13,5×21 cm
Kağıt Kalitesi: 70 gr. Enso
Kapak Cinsi: Amerikan Cilt
Dil: Türkçe
Fiyatı: 174 TL
Çıkış Tarihi: Temmuz 2021
Basım Bilgisi: 1. Baskı
Kategori: Psikoloji
Dizi: Prorenus

Dünyanın kendisi bir düş izlenimi bırakıyor bizlerde. Düş, gerçek ve sanrı arasındaki ince çizgi dikkatle irdelenmeye layıktır kuşkusuz. Freud Sanrı ve Düş’te genç bir Alman arkeoloğun düşlerini ve sanrılarını ele alarak insan ruhunun derinliklerine ışık tutuyor.
Eser, ünlü bilim adamının düş yorumu hakkındaki görüşlerini açıklaması ile başlıyor. Buna göre insanlarda düş yorumlamaya yönelik iki genel yaklaşım bulunmaktadır. Birinci gruptakiler görülen düşlere gereğinden fazla anlam yükleyerek gelecekten bile haberler verdiğine inanmaktadır ki bu türden insanlar eğitim görmemiş kimselerdir. İkinci gruptakiler ise düş yorumu kavramını tamamen reddederek bilimsellikten uzak bulmaktadır. Frued işte bu aşamada her iki grubun da düşüncelerini eleştirir. Kendisinin ve psikanaliz yöntemine hâkim olanların düşleri hakkıyla önemsediklerinden söz eder. Fakat onlar görülen düşlerin geleceğe dair değil, insan ruhunun bilinçdışı yanına dair ipuçları içerdiğini düşünmektedir.
Sanrı ve Düş bir inceleme kitabı. Freud, eserde W. Jensen’in Gradiva isimli romanına yönelik oldukça güçlü psikanalitik çözümlemelerde bulunuyor. Arkadaşı Jung Freud’un romanla ve yazarıyla tanışmasına vesile olmuştur. Gradiva’da hem olayın kendisi hem de bilinçaltına inme tekniği Freud’un dikkatini çeker ilk etapta.
Binlerce yıllık bir rölyefte gördüğü kıza âşık olan arkeolog Norbert Hanold sıradan bir genç değildir. Hayalperest, toplumdan uzak ve yetenekli biridir. Onun kafasındaki kurguya göre Gradiva, Pompei’de yaşamış ve o büyük yanardağ patlaması sırasında ölmüştür. Genç kızın ayak parmaklarının ucunda son derece dingin ve kibarca yürüyüşü genç arkeoloji doçentini derinden etkiler. İçinde yaşattığı tuhaf aşk onu Almanya’dan İtalya’ya, Pompei’ye kadar sürükler.
Freud, Gradiva romanındaki olayları Sanrı ve Düş’te en ince ayrıntılarına kadar anlatır. Müthiş bir sanrının sağaltılma öyküsüdür Gradiva’nın temel olay örgüsünü şekillendiren. Yazara göre sanrıların gerçek nedeni, herhangi bir veya birden çok etkenden ötürü reddedilen duyguların ta kendileridir. Farkında olarak ya da fark etmeksizin reddettiğimiz duygular bilinç düzeyinden daha derinlere hapsedilerek oldukları yerden bizlere rahatsızlık vermektedir. Hatta sanrıların oluşumuna yol açmaktadır. Hanold komşusunun kızına çocukluğundan beri duyduğu ilgiyi utanma hissinden dolayı ötelemiş, daha sonra bu ilgi rölyefteki bir kıza âşık olacak kadar büyük bir sanrıya neden olmuştur.
Sanrı ve Düş’ün sayfalarca üzerinde durduğu tema genç arkeoloğun gördüğü düşlerdir. Yazar kahramanının gördüğü düşleri anlatırken birtakım psikanalitik ipuçları verse de günlük hayattaki izdüşümlerinden belirgin bir şekilde söz etmez. Oysa Freud eser boyunca bu düşlerin izdüşümlerini takip eder. Hanold’un gördüğü tüm düş parçacıklarının yaşadığı gün içinde karşılıkları vardır. Gradiva’daki ayrıntıları Freud’un yardımıyla fark eden okur, aynı zamanda genç arkeoloğun sanrılarının sevdiği kız tarafından gerçeğe evrilmesini de gözler. Böylelikle binlerce yıl önce antik bir şehirde öldüğü zannedilen sevgili ete kemiğe bürünür ve çocukluğundan beri sevdiği genci içinde bulunduğu ruhsal bulanıklıktan çıkarır.
Hayat her ne kadar parçalanması imkânsız bir yapı izlenimi sergilese de neredeyse mikroskobik sayılabilecek parçalardan oluşur. Hayata eğer yüzeysel bakarsak çok şeyi kaçırmış oluruz. İnsan da öyledir. İnsanı tanımak isteyenler onu mercek altına almak zorundadır. Freud hem incelediği romanı hem çözümlediği eserin içeriğine ait düşleri hem de Hanold’un sanrılarını en ince ayrıntılarına kadar ele alarak okuyucularına bunun yöntemlerini göstermekte.
Pompei faciası büyük bir patlamadan ibarettir, ardından küller altında kalan sayısız insan ortak tarihimizin bilinçaltını son derece güçlü bir şekilde etkilemiştir. İnsan ruhunun derinliklerine atılan ötelenmiş duygularla devasa Pompei faciası arasında inanılmaz bir benzerlik vardır. Freud Gradiva’yı ele alırken sık sık bu benzerliğe atıflarda bulunuyor. Bilinç üstümüzdeki kapatma dürtüsü ötelediğimiz duyguları kaplasa da onlar bizlere sanrılar aracılığı ile kendilerini hissettirirler.